Makaleler
Ermeni safsatasına karşı Kızılderili gerçeği

...

ABD, hem kendi içinde oynuyor, hem de oyun içinde oyun kuruyor.
Temsilciler Meclisi, sanki üstüne vazifeymiş gibi Ermeni yalanlarına ‘gerçek’ derken, diğer yandan da ABD Hükümet yetkilileri, sanki buna karşı bir duruş içindeymişler gibi tasarının meclisten geçmemesi için ‘yoğun’ çaba harcıyor.
Bu, Vietnam’a da ‘barış’ götüren, Japonya’ya attığı bombayla bir neslin yok olmasına sebep olan, en son Irak’a götürdüğü medeniyetle Iraklı kadınların kendini satmasına sebep olan Amerika’nın oynak tavrıdır.
Soykırım suçlamasını en son yapacak ve ulusları yargılayacak ülke Amerika’dır.
Amerika’nın gerçek sahipleri Kızılderililere yaptıkları zulüm, gasp ettikleri topraklara Afrika’dan gemilerle getirip köleleştirdikleri zencilere ettikleri işkence, halen tarih sayfalarında çakılıdır. Yüzlerce tarihçi, Amerikalıların Kızılderililere yaptıkları soykırım ve asimilasyonu belgelemiştir ama dünyada hiçbir delikanlı devlet de çıkıp, ‘Amerikalıların yerlilere yaptıkları soykırımdan dolayı yargılanmaları gerekir’ dememiştir.
Üstelik bu katliamlar yapılırken öne sürülen gerekçeler de fıkradan beterdir.
Örnek vermek gerekirse;
1890’da ABD hükümeti Amerikan yerlileri (Kızılderili) arasındaki  “Hayalet Dansı”nın bir savaş dansı olduğundan şüpheleniyordu.
Ancak bu dans, Kızılderililer için kutsal bir seremoni idi ve bazı yerliler ellerinden alınan haklara bu kutsal dansı icra ederek kavuşacaklarına inanmışlardı. Savaş Bakanlığı, yerlilerin bir isyan hareketine kalkışacakları düşüncesiyle 7. Süvari Alayını Pine Ridge ve Rosebud bölgelerindeki Lakota yerlilerinin kamp yerine göndermiş, bu kutsal dansı icra edenleri tutuklamak istemişti.
 29 Kasım 1890’da Birleşik Devletlerin beş yüz kişilik 7. Süvari Alayı Minneconjou Lakota yerlilerinin kamp yerlerini çevirmiş ve çıkan çatışmada yirmi beş süvariye karşılık, aralarında altmış iki kadın ve çocuğun yer aldığı 153 Siu öldürülmüştür. Ancak çatışma sırasındaki kargaşada tam olarak kaç kişinin öldüğü bilinmemektedir.
1890’da Wounded Knee’deki Siu katliamı Kızılderili özgürlüğünün sembolik olarak sonu oldu. Katliamı yaşayan Kara Geyik o gün bir başka şeyin daha öldüğünü söyler:  “O zaman kaç kişinin öldüğünü anlayamamıştım. Şimdi kocamışlığımın şu yüksek tepesinden gerilere baktığımda, yerde birbirleri üzerinde yığılı duran boğazlanmış kadınları ve çocukları hâlâ o genç gözlerimle görebiliyorum. Ve orada, o çamurun içinde bir şeyin daha öldüğünü ve o kar fırtınasına gömüldüğünü görebiliyorum. Evet, bir halkın düşü öldü orada...”
Bu katliamı yaşayanlardan biri, Gelincik Louise yaşadıklarını şöyle anlatıyordu:  “Kaçmaya çalıştık. Ama yaban sığırı gibi bir bir vurdular bizi. Beyazların içinde de iyi insanlar bulunduğunu biliyorum, ama kadınları ve çocukları da vurduklarına bakılırsa askerler çok kötü insanlar olmalı. Kızılderili askerler, beyaz çocuklara asla böyle yapmazlardı.” Amerikan ordusu katliam sonrasında ölüleri gömmek için sivil vatandaşlar kiraladı. Savaş meydanına gelenler soğuk havada 84’ü erkek, 44’ü kadın, 18’i çocuk Lakota cesedi ile karşı karşıya kaldı. Katliamdan yaralı kurtulan 7 Lakotalı, Wounded Knee Creek bölgesindeki Pine Ridge hastanesinde öldü. Daha sonra The Wonderful Wizard of Oz’un yazarı olarak ünlenecek olan genç editör L.Frank Baum 3 Ocak 1891 yılında Aberdeen Saturday Pioneer’da şunları yazmıştı:
 “Öncüler, daha önce güvenliğimizin tek yolunun Yerlilerin tamamen yok edilmesine bağlı olduğunu ilan etmişlerdi. Asırlardır onlara karşı hata edip durmaktansa, medeniyetimizi korumak adına daha büyük bir hata yapıp, bu evcilleşmeyen ve evilleştirilemeyen yaratıkları dünya üzerinden tek bir iz kalmamacasına yok etseydik daha iyi yapardık. Biz sıradan insanlar ve beceriksiz komutanların emri altındaki askerler için gelecek güvenliğimiz bunda yatmaktadır. Aksi takdirde gelecekte de geçmişte olduğu gibi Kızılderililerle tümüyle sıkıntı yaşayacağımızı bekleyebiliriz.”
Birbirinden bağımsız tarihçilerin, ABD katliamı üzerinde aynı fikirde olmaları bu gerçeği perçinlemektedir.
O halde, neden TBMM, ABD’nin bu başı gözü oynayan tavrına karşı gündemine Kızılderili soykırımı konusunu alıp bir oylama yapmasın?
Politik arenada siyasi tavır, ‘Sakın yapmayın’ demek yerine böyle olur.
Yanlış mı düşünüyorum, fazla mı uçtum?
 
Abdullah ÖZDOĞAN
15/10/2007
 
kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_haberdetay.php?hityaz=1031